Eeee, gelin yaparda görümce durur mu?
Ben bu işi çok sevdim.
Onlar yapsınlar, bana malzeme çıksın:)))
Hazıra mı konuyorum?
Bence Eveettttt…
“Saklı Kent”, “Su Böreği” derken, benim dünyalar güzeli Görümce Burcu’m da daha fazla dayanamayıp nefis mi nefis bir kurabiye yaptı…
Yaşasın kuzen sahibi olmak:)))
Kevgir‘i takip edenler bilir; Bir kurabiye macerası yaşamıştım.
Ondan sonra kurabiyelere karşı farkında olmadan biraz önyargılı davranmaya başlamışım.
Ta ki, Burcumun yaptığı kurabiyelere kadar.
Mutfaktaki başarısını bildiğim için kurabiyenin kötü olmayacağını biliyordum ama beni böyle mahvedebileceğini tahmin etmedim.
Bir çoğumuz tek bir kurabiyeyle yetinmez.
Mutfağa girince en az iki çeşit, tatlı ve tuzlu olmak üzere fırından bir şey çıkartmazsak rahat edemeyiz.
Burcum da çeşit çeşit meşhur “K” lardan oluşan bir tabak hazırlamış ve ikram etti.
Kurabiye hariç hepsini afiyetle sildim süpürdüm.
Sıra geldi kurabiyeye ama kurabiye bana bakıyor, ben kurabiyeye, Burcu ikimize birden…
Allahım yesem bir türlü yemesem bir türlü…
Hani bilindik kurabiye tadıdır diye düşünüyorum, yediğim onca güzel şeyden sonra son noktayı kurabiyeyle koymak istemiyorum.
Ama Burcu’nun gözlü tacizini de ensemde hissediyorum…
Ehh ne yapalım, kaderde varsa diyerek aldım ve attım ağzıma…
Ahandaaa….
Bu, bu, bu nasıl bir şeydir bu…
Ay anlatabilir miyim o tadı acaba sizlere…
Sert ama yumuşak, tatlı ama iç bayıltan cinsinden değil, ağızda köpük gibi dağılan, içinde ki fındıklarla ahenk içinde dans eden… Pudra şekeri ile tarçının nefis uyumu… İnsana zorla bir tane daha, bir tane daha yemeye zorlayan nefis bir kurabiye…
Durur muyum hiç; “Burcu’cuğum (bir şey istemeye hazırlık sesi ve sırnaşıklığı eşliğinde), bunun tarifini versene çok güzel olmuşşşşşş (Burada iyice yavşamış bir tavır)”
Burcu, (biliyordum zaten tavrı içinde, kendinden emin ve hazırlıklı) “yarım su bardağı katı yağ, yarım su bardağı sıvı yağ, 2 yemek kaşığı pudra şekeri, 1 su bardağı iri dövülmüş fındık, 1 paket vanilya ve tabi ki un” (Kurban olurum ben seni verene. Biliyor tabi ki ablasının isteyeceğini hazırlanmış dünya güzelim) “Ayça Ablacığım, bu tariften 70 tane kurabiye çıkıyor.. Tüm malzemeleri bir güzel karıştıracaksın, fındıktan büyük, cevizden küçük toplar yapacaksın. Bu kurabiyenin püf noktası pişirilmesinde. Kesinlikle kurabiyeler sararmayacak ama pişmiş olacak. Başında, gözün fırın camında, huşuu içinde bekleyeceksin. Süresi ne kadar diye sorarsan söyleyemem. O Allah tarafından gelen bir dürtü… Fırına bakarken bakarken birden piştiğini hissedeceksin ve hemen fırından çıkartacaksın… Tecrübe gerekiyor biraz, bilemem sen yapabilir misin:))) (Yok, yok ben bunların hepsini döveceğim. Bam telimi biliyorlar ya, dokundurmadan geçmiyorlar) Sonra ablacığım kurabiyeleri soğumaya bırakacaksın. Öbür tarafta bir çay bardağı pudra şekeri ile bir yemek kaşığı tarçının çukur bir kapta iyice harmanlayıp soğuttuğun kurabiyeleri içine atıp zıplatacaksın! (Buyur????) Yani hoppidi hoppidi yapacaksın…”
:)))) Ya ben diyorum size, bizim sülalenin hepsi birer stand-up şaheseri… Boş yok… İnanın hiç sıkılmazsınız… 7 sinden 70′ine hepsi bi alem:))))
Şaka bir yana gerçekten muhteşem olmuş kurabiyeler. Muhakkak deneyin, ama pişirmesini yapabilir misiniz bilmiyorum:))))))))))
2 Eylül 2008 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Nakışla ilginizin olduğunu düşünerek sitenizde brezilya nakışına da yer verirseniz iyi olur.
Yorum Gönder