2 Eylül 2008 Salı

Saklı Kent

Evin en küçüğü olanlar bilir: Evin en küçüğü olmak çok zordurrrr…

Bir kere su hep sizden istenir…

Bakkala hep siz gidersiniz…

Kapı çaldığında hep siz bakarsınız…

Sofrayı hep siz hazırlarsınız ve toplarsınız…

Unutulan tuzluğu yemeğin ortasında hep siz getirirsiniz…

Evde yaşanan olaylardan en son (babanız hariç) hep sizin haberiniz olur…

Vs. vs. vs. vs….

En avantajlı yanı ise, istediğiz kadar şımarabilirsiniz, sırnaşabilirsiniz, kapris yapabilirsiniz:)))

Sırf ilk bölümde saydığım şeyleri yapmamak için yıllardır bir kardeş özlemi çeker dururum.

Ama bizimkileri bir türlü kandıramadım…

Hatırlıyorum en son şöyle demiştim “Ya bana bi kardeş yapın yada beceremiyorsanız boşanın, alla alla yaaaaa, siz beni hiç düşünmüyorsunuz!”

Sonra da bu söylediğimin ne kadar saçma olduğunu anladım ama işte söyledim, ohh canıma değsin…

Neyse, yıllardır içimde olan bu ukte, kuzenlerimin (bu arada hala bir yeğenim yok, asla hala olamayacağıma kanaat getirdim artık) yatıya gelmesiyle bir nebze azalıyor.

Canım kuzenip Fırat’cığım birkaç günlüğüne bize kalmaya geldi.

Bir daha ne zaman gelir bilemiyorum çünkü canından bezdirdim…

Garibim, misafirliğe geldiği teyzesinin evinde köle gibi çalıştı durdu.

“Onu getir, bunu götür, onu yap, bunu yapma, kapıya bak, telefona bak, bakkala git, ne zaman dışarı çıkacaksın, kimlerle buluşacaksın, ne zaman geleceksin, beni saat başı ara, çıkmadan şu duvarı bi silsene!!!!”

Haaaa bu arada kuzenim 25 yaşında kapı kadar bir herif…

En sonunda Fırat’ımı isyan ettirdim.

Şöyle ki;

Uzun oturur vaziyette televizyon seyrederken kapı çaldı.

Evin hiçbir ferdinde en ufak bir hareket yok.

Kapı bir daha çaldı…

Benim tepkim şu: “Fıraaattttt, kapı çalıyorrrrrrrr”

Fırat’ım “Yaaaa abla yaaaa, komşularınızla beni ahbap ettiniz, bakmıyorum artık kapıya yaaaaaa…”:)))

Ha bu arada size “Saklıkent” adlı şaheserlerle tanıştırmak istiyorum.

Bu da diğer kuzenim Buğra’mın eşi Beyza’cık yaptı…

Beyza, mutfakta inanılmaz becerikli, hamarat ve pratik bir bayan.

Boşuna dememişler gelinler kaynana hamuruyla yoğurulur diye…



Patatesler haşlanır, püre haline getirilir. İçine tuz, karabiber, pul biber ve bir yemek kaşığı tereyağ koyup bir güzel yoğuruluyor. Daha sonra poğaça yapar gibi elde yuvarlak açılıyor ve içine küçük bir parça kornişon turşu, bir parça sosis ve 2-3 adet haşlanmış mısır konuyor. Yuvarlatılıyor. Sıra sıra servis tabağına yerleştiriliyor. Diğer yanda yoğurt biraz sulandırılıyor. Arzu eden içine bir miktar sarımsak da koyabilir. Diğer tarafta bir miktar tereyağ, kırmızı toz biberle iyice kızdırılır.

Toplarımızın üzerine önce yoğurt, sonra kızdırılmış tereyağ dökülür en üstüne de bolca nane serpilir. Ondan sonra da hapur hupur yenir….

Sevgiler…

Hiç yorum yok: